Savsaklamak İngilizce Ne Demek? Bir Kelimenin Ardındaki Toplumsal Gerçek
Bazen bir kelime yalnızca bir fiil değildir; içinde bir toplumun alışkanlıklarını, sorumluluk duygusunu ve değer anlayışını taşır. “Savsaklamak” tam olarak böyle bir kelime. Günlük dilde sıkça kullandığımız ama derininde çok daha fazlasını barındıran bir ifade. Bu yazıda, “Savsaklamak İngilizce ne demek?” sorusunu yalnızca dilbilgisel bir çeviri olarak değil, toplumsal cinsiyet, çeşitlilik ve sosyal adalet merceğinden ele alacağız. Çünkü bir şeyi “savsaklamak”, bazen bir görevi ertelemekten çok daha fazlasını anlatır — bir tutumu, bir zihniyeti, bir sistemin içindeki dengesizliği.
—
Savsaklamak İngilizce Ne Demek?
İngilizcede savsaklamak kelimesi genellikle “neglect”, “ignore”, “procrastinate”, ya da “to take lightly” gibi ifadelerle karşılanır.
Ancak bu çeviriler, kelimenin tam anlamını birebir yansıtmaz.
“Neglect” daha çok bir görevi veya sorumluluğu ihmal etmeyi anlatır.
“Procrastinate” ise yapılması gereken bir işi ertelemek anlamına gelir.
“Savsaklamak” ise bunların ötesinde bir umursamazlık, farkında olup da önem vermeme halidir.
Türkçe’de bu kelime hem davranışı hem de niyeti içinde taşır. Yani sadece “yapmadım” değil, “yapmam gerekirdi ama önemsemedim” der.
Ama asıl mesele şu: Toplum olarak neleri savsaklıyoruz?
—
Kadınların Empatik Yaklaşımı: Görünmeyen Yükleri Savsaklamamak
Kadınlar, savsaklama kavramına çoğu zaman duygusal bir mercekten bakar.
Evde, işte, sosyal çevrede pek çok sorumluluğu sırtlanırken “savsaklamak” çoğu kadın için bir seçenek bile değildir.
Toplumun kadınlardan beklediği roller —anne, çalışan, eş, dost, arabulucu— o kadar çoktur ki, bir şeyi ertelemek çoğu zaman suçluluk duygusu yaratır.
Ama burada önemli bir fark vardır:
Kadınlar genellikle başkalarının ihtiyaçlarını savsaklamaz, ama kendi ihtiyaçlarını geri plana iter.
İşte tam da bu noktada sosyal adalet devreye girer.
Eğer bir toplum, bir grubun sürekli olarak kendini “ikinci plana atmasını” normalleştiriyorsa, orada eşitlikten değil, sessiz fedakârlıktan söz ediyoruz.
Bir kadın kendine sorduğunda şu sorularla yüzleşir:
“Kendi mutluluğumu savsaklıyor muyum?”
“Başkalarını mutlu etmek için ne kadarını erteliyorum?”
—
Erkeklerin Analitik Yaklaşımı: Sistemin Açıklarını Görmek
Erkekler için “savsaklamak” genellikle verimlilik veya planlama kavramlarıyla ilişkilidir.
Analitik düşünce yapısı, işi doğru zamanda ve doğru şekilde yapmayı önemser.
Bu nedenle bir erkek, bir görevi “savsakladığında” bunu çoğunlukla zaman yönetimi hatası olarak tanımlar.
Ancak toplumsal düzlemde mesele biraz daha karmaşıktır.
Erkekler, sistemin kendisine sunduğu rahat alanlarda, farkında olmadan bazı konuları savsaklayabilirler — özellikle de eşitlik, duygusal farkındalık ve toplumsal sorumluluk konularında.
Bu bir suçlama değil; bir çağrıdır.
Çünkü toplumsal dönüşüm, duygusal zekâ ve analitik bakışın birleşmesiyle gerçekleşir.
Belki de erkekler için en önemli soru şudur:
> “Ben hangi konularda sistemin rahatlığına güvenip harekete geçmiyorum?”
—
Toplumsal Cinsiyetin Aynası: Kim Ne Zaman Savsaklıyor?
Toplum olarak hepimiz, bazı konularda “savsaklama” eğilimindeyiz.
Bir kurum adaleti sağlamakta geciktiğinde, bir birey haksızlığa sessiz kaldığında, bir yönetici çeşitliliği önemsemediğinde… bunların hepsi “savsaklamak” eylemidir.
Ve bu sadece bireysel bir davranış değil, kolektif bir alışkanlıktır.
Kadınlar çoğu zaman ilişkileri onarmayı ihmal etmemeye çalışır, erkekler ise sistemi düzeltmeyi hedefler.
İkisi birleştiğinde ortaya, duygusal zekâyla stratejik aklın harmanlandığı bir adalet anlayışı çıkar.
Ancak biri diğerini bastırdığında, sonuç dengesizlik olur.
Peki biz toplum olarak, hangi duyguları, hangi insanları, hangi sorunları savsaklıyoruz?
—
Çeşitlilik ve Adalet Perspektifinden “Savsaklamak”
Savsaklamak, sadece bireysel bir tembellik değil, bazen sistematik bir görmezden gelme biçimidir.
Kadınların sesini duymamak,
Engelli bireylerin ihtiyaçlarını planlara dahil etmemek,
Azınlık grupların deneyimlerini politikada yok saymak…
Bunların hepsi toplumsal düzeyde “savsaklamanın” örnekleridir.
Sosyal adaletin amacı, bu sessiz alanları görünür kılmaktır.
Bir birey görevini savsakladığında yalnızca kendi başarısını etkiler; ama bir toplum savsakladığında adalet gecikir, güven kaybolur.
—
Sonuç: Savsaklamamak, Sorumluluğu Hatırlamaktır
İngilizce’de savsaklamak kelimesini “neglect” diye çevirebiliriz ama asıl mesele kelimede değil, tavırdadır.
Gerçek anlamda savsaklamamak, sadece bir işi zamanında yapmak değil; duygusal, toplumsal ve etik sorumlulukları da unutmamaktır.
Bugün bir an durup düşünelim:
Neleri savsaklıyoruz?
Bir dostumuzu aramayı mı, bir fırsatı değerlendirmeyi mi, yoksa toplum olarak birbirimizi anlamayı mı?
Belki de “savsaklamak” kelimesinin İngilizcesini öğrenirken, insanlığın ortak sorumluluğunu hatırlamamız gerekiyor:
Birbirimizi, sorunlarımızı ve geleceğimizi ihmal etmemek.
—
Peki sizce?
Savsaklamak sadece bireysel bir eylem midir, yoksa toplumsal bir sessizlik biçimi mi?
Yorumlarda düşüncelerinizi paylaşın; çünkü bazen konuşmak bile, savsaklamamaktır.