Fatih Kanunnamesini Hangi Padişah Hazırladı? Osmanlı Hukukunun Dönüm Noktasına Bilimsel Bir Bakış
Bir hukuk belgesini anlamak, bazen sadece tarihî bir merak değildir; o belgenin arkasındaki siyasi aklı, toplumsal düzen arayışını ve devletin geleceğe dair vizyonunu da anlamaktır. “Fatih Kanunnamesini hangi padişah hazırladı?” sorusu da tam olarak böyle bir merakın ürünüdür. Cevap aslında isminde saklı: Bu kanunnameyi hazırlatan, Osmanlı’nın en güçlü ve reformist hükümdarlarından biri olan Fatih Sultan Mehmettir. Ancak mesele sadece bir isimden ibaret değildir; mesele, onun döneminde hukuk ve devlet düşüncesinin nasıl şekillendiğidir.
Fatih Kanunnamesi Nedir? Osmanlı’da Hukukta Yeni Bir Evre
Fatih Kanunnamesi, 15. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu’nun siyasi ve idari yapısını düzenlemek için hazırlanan ilk sistemli kanun metinlerinden biridir. Fatih Sultan Mehmet (II. Mehmet, 1432–1481) tarafından hazırlatılan bu metin, yalnızca bir hukuk belgesi değil, mutlak monarşinin anayasal çerçevesini çizen bir manifestodur.
Kanunname, 1460’lı yıllarda derlenmiş olup yaklaşık 40 maddeden oluşur. İçeriğinde saray teşkilatının görevleri, divan üyelerinin yetkileri, eyalet yönetimi ve en çok tartışılan konulardan biri olan “kardeş katli” hükmü gibi maddeler yer alır. Bu yönüyle Kanunname, hem hukuki hem siyasi bir metindir; sadece yasa değil, aynı zamanda devlet aklının kodlarıdır.
Fatih Sultan Mehmet: Kanunla İmparatorluğu Yeniden Tanımlayan Padişah
İstanbul’un fethiyle “Fatih” unvanını alan II. Mehmet, yalnızca bir askerî deha değil, aynı zamanda modern devlet fikrinin öncülerinden biriydi. Onun döneminde Osmanlı, fetih devleti olmaktan çıkarak kurumsallaşmış bir imparatorluğa dönüştü. Bu dönüşümün en güçlü araçlarından biri de hukuktu.
Fatih, kanunnameyi hazırlatırken iki temel amacı hedeflemişti:
- Devlet otoritesini güçlendirmek: Padişahın mutlak otoritesini hem halk hem bürokrasi nezdinde meşrulaştırmak.
- İdari birliği sağlamak: Farklı bölgelerde farklı uygulamalara son vererek merkezi bir hukuk düzeni kurmak.
Bu nedenle Fatih Kanunnamesi, klasik İslam hukukunun (şeriatın) yanı sıra örfi hukuk anlayışını da içine almış ve sultan iradesiyle yasama yapma geleneğini kurumsallaştırmıştır. Bu, Osmanlı’da modern devlet hukuku fikrinin başlangıcı olarak kabul edilir.
Kardeş Katli Maddesi: Devletin Bekası mı, Vicdanın Sınavı mı?
Kanunnamenin en tartışmalı bölümü, şüphesiz “kardeş katli” maddesidir. Bu maddeye göre, tahta geçen padişah, devletin bekası için kardeşlerini öldürebilirdi:
“Her kimesneye evladımdan saltanat müyesser ola, karındaşların nizam-ı âlem için katl itmek münasiptir.”
Bu ifade, Osmanlı siyasi aklının soğuk ve stratejik yüzünü gösterir. Erkeklerin analitik bakış açısından bu madde, devletin parçalanmasını önleyen stratejik bir önlem olarak yorumlanabilir. Kadınların empatik ve toplumsal perspektifinden bakıldığında ise bu, iktidar uğruna aile bağlarının feda edildiği trajik bir karar olarak görünür.
Her iki bakış açısı da bir gerçeği yansıtır: Fatih Kanunnamesi, bireylerin değil, devletin çıkarını merkeze alır. Bu durum, erken modern dönemin siyaset teorilerinde Machiavelli’nin “Prens”inde savunduğu görüşlerle paraleldir.
Fatih Kanunnamesinin Bilimsel Önemi
Modern hukuk tarihçileri, Fatih Kanunnamesi’ni yalnızca Osmanlı tarihi açısından değil, dünya devlet geleneği açısından da önemli bir belge olarak görür. Çünkü bu metin:
- Merkeziyetçiliği kurumsallaştırmıştır: Devletin merkezden yönetimi sistematik hale gelmiştir.
- Şeriat ve örfi hukuku sentezlemiştir: Laik ve dini unsurlar birlikte çalıştırılmıştır.
- Yönetim hukuku doğmuştur: Bürokrasi, görev ve sorumluluklarıyla yazılı hale getirilmiştir.
Ayrıca, Kanunname’deki pek çok hükmün 16. ve 17. yüzyıllarda da yürürlükte kalması, bu metnin sadece bir dönemlik düzenleme değil, uzun vadeli bir devlet felsefesi olduğunu gösterir.
Geleceğe Dair Sorular
- Devletin bekası uğruna bireysel hakların sınırlandırılması bugün de meşru sayılabilir mi?
- Fatih’in örfi hukuku, modern anayasal sistemlerin öncülü sayılabilir mi?
- Bugünün dünyasında benzer bir kanunname hazırlanmış olsaydı, hangi maddeler yer alırdı?
Sonuç: Bir Padişahtan Daha Fazlası
“Fatih Kanunnamesini hangi padişah hazırladı?” sorusunun cevabı basit: Fatih Sultan Mehmet. Ama bu kanunname, yalnızca bir padişahın iradesi değil, bir imparatorluğun kendini yeniden tanımlama iradesidir. Fatih, sadece toprak fetheden bir hükümdar değil; hukuk, idare ve siyaset sahasında da yeni bir çağ başlatan bir stratejistti.
Bugün bu kanunnameyi anlamak, sadece tarih öğrenmek değil, devlet aklının evrimini anlamaktır. Ve belki de en önemlisi şu soruyu sormaktır: Geleceğin devletleri de tıpkı Fatih gibi, hukukla kendilerini yeniden tanımlayabilecek mi?